Ponzi şemasının geçmişi hangi yıllara uzanır, sistem nasıl çalışır, bir yatırım teklifinin bu şema dahilinde olup olmadığını nasıl anlarsınız gibi merak edilen tüm soruları KPMG Usulsüzlük Önleme, İnceleme, Ticari Uyuşmazlık ve Uyum Danışmanlığı, Danışmanlık Şirket Ortağı Oytun Önder yanıtladı.
KPMG Türkiye Usulsüzlük Önleme, İnceleme, Ticari Uyuşmazlık ve Uyum Danışmanlığı, Danışmanlık Şirket Ortağı Oytun Önder, son günlerde sıklıkla kamuoyu gündemini meşgul eden Ponzi şeması kullanılarak gerçekleştirilen dolandırıcılık vakaları ile ilgili yazdığı makalesinde akıldaki soruları yanıtladı. İşte Önder’in makalesinin tamamı:
Bu tür suistimal şemalarının yatırım suistimali özelliği taşıdığına dikkat çeken Önder, temel prensibinin şemaya sonradan dâhil olan yatırımcıların haberleri olmadan kendinden önceki katılımcılara vaat edilen getiriyi ödemeleri olduğunu söyledi. “Şemaya dâhil olan her yeni yatırımcı kendinden önceki yatırımcılara vaat edilen getiriyi öder ancak tüm yatırımcılar bu getirinin sofistike yatırım enstrümanları, ticari faaliyetler ve benzeri girişimler sonucu elde edildiğine ikna edilir.” diyen Önder’in makalesinin devamı şu şekilde:
Adını 1920’li yıllardaki İtalyan dolandırıcıdan alıyor
“Bu dolandırıcılık yönteminin 1800’lü yıllardan bu yana uygulandığı biliniyor. Örneğin, ünlü yazar Charles Dickens’in 1844 yılında tamamladığı romanı Martin Chuzzlewit’te de bir Ponzi şeması örneğine rastlıyoruz. Ancak bununla birlikte, bu suistimal şeması ismini İtalyan dolandırıcı Charles Ponzi’nin 1920’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde kurduğu ve gerek o dönemde gerek sonrasında çok ses getiren suistimal vakasından alır.
Ponzi, o dönemde müşterilerine 90 gün içerisinde yüzde 50 ila yüzde 100 arasında değişen oranlarda gelir vaat ediyordu ve yaklaşık bir yıl ayakta tutmayı başardığı şemanın tamamen yasal işlemlere dayandığı konusunda müşterilerini ikna etmişti. Bu kandırmacanın, büyük getiri hayali ile Ponzi’nin ağına düşen müşterilerine toplam maliyetinin yaklaşık 15-20 milyon dolar olduğu söyleniyor. Bu tutarın bugünkü şartlarda yaklaşık 300 milyon dolara tekabül ettiğini, suistimal şemasının büyüklüğünü anlatmak için vurgulamakta fayda var.
Bir Ponzi şeması, hayatta kalmak için sürekli yeni kurbana ihtiyaç duyar
Bir Ponzi şeması, ne kadar karmaşık kurgulanırsa kurgulansın, temelde yeni kurbanların eski kurbanlara ödeme yaptığı bir suistimal zinciridir. Dolayısı ile en zayıf noktası yeni kurban ihtiyacıdır.
Bu sebeple, şemayı kurgulayan dolandırıcı sürekli olarak yeni müşterileri sisteme dâhil ederek eski müşterilere vaat ettiği getiriyi sağlar ve yapıyı kaçınılmaz son gelene dek ayakta tutar. Sistem çöktüğünde muhtemelen kimse ne sisteme soktuğu anaparayı ne de vaat edilen getiriyi alabilecektir.
Bu sebeple bazı vakalarda, sürecin bir noktasında suistimale uğradığını fark eden kurbanlardan bazılarının, sistemi ayakta tutmak ve kendi parasını kurtarmak için dolandırıcıyla iş birliği yaptığı ve hatta sisteme yeni müşteri kazandırdığı durumlarla da karşılaşılmaktadır. O yüzden, bir gün inanılmaz bir yatırım fırsatı konusunda sizi bilgilendiren kişi en yakın arkadaşınız da olsa iki kere düşünmekte fayda var.
Ponzi şeması nasıl çalışır?
Şema temelde, sisteme yeni giren B kişisinden alınan paranın A kişisine, C kişisinden alınan paranın B kişisine verilmesi yöntemiyle vaat edilen getirinin hayali olarak sağlanması şeklinde özetlenebilir. Bu tür bir şema, bugüne kadar özel yatırım fonları, reklamcılık faaliyetleri, güzellik ürünleri satışı, internet sitesi, hayvancılık, kooperatif tarım faaliyetleri, turizm, otomotiv yatırımları vb. birçok farklı biçimde karşımıza çıktı ancak bu yapıların tamamının temel özellikleri aynı idi.
Tespit edilen bu şemalardan bazılarının, iyi niyetli bir ticari girişim olarak başlayıp getiri taahhütleri yerine getirilemediği için sonradan bu tür bir suistimal şemasına evirildiği, bazılarının ise en baştan bu amaçla tasarlandığı bilinmektedir.
Örneğin, dünya tarihinin en büyük Ponzi şeması olarak bilinen Madoff vakasında, Amerikalı yatırım danışmanı Bernard Madoff, müşterilerinden topladığı paralarla hisse senedi yatırımı yaptığı Ponzi şemasında 20 yılı aşkın sürede bir tane bile hisse senedi almadığını itiraf etmiştir. Bu vakanın toplam büyüklüğü yaklaşık 65 milyar dolar olarak hesaplanmıştır.
Gerçek olamayacak kadar güzel şeyler genellikle gerçek değildir
Genelde bu tür vakaların gündeme gelmesi sonrası insanlarda bu tür bir şeyin başıma gelmesine nasıl mâni olurum duygusu hâkim oluyor. Ancak, ne yazık ki bu alarm hali genelde çok kısa sürüyor.
Ancak iyi haber şu ki, bir Ponzi şemasının kurbanı olmak oldukça zor: Gerçek olamayacak kadar güzel bir teklif, bir yatırım fırsatı ile karşılaştığınızda büyüye kapılmadan önce bunun büyük olasılıkla gerçek olmadığını kendinize hatırlatmanız gerekiyor. Bu tür suistimal girişimlerinde, müşteri ya da kurbanlara anlatılan hikâyeler ne kadar farklı gibi görünse de temelde tüm Ponzi şemaları aynı benzer özellikleri gösteriyor:
- Çok yüksek getiri imkânı: Bir Ponzi şeması, piyasa koşulları ve finansal dinamiklerle açıklanamayacak seviyede yüksek ve sürekli gelir vaadinde bulunur.
- Karmaşık yatırım uygulamaları: Sıradan bir kişinin kolaylıkla anlayamayacağı kadar karmaşık yollarla gelir elde edildiği iddia edilir.
- Çok gizli ve özel algısı: Birçok Ponzi şeması örneğinde, kurbanlara çok gizli ve özel bir gruba dâhil oldukları hissettirilir. Bu güçlü yanılsama, bu özel gruba katılan kişilerin şemayı sorgulamasını engelleyen önemli bir psikolojik bariyer vazifesi görür.
- Herkes yapıyorsa güvenlidir, herkes inanıyorsa gerçektir algısı: Bazı Ponzi şemalarının ise çok daha geniş kitlelere odaklandığını görmek mümkündür. Bu tür suistimal girişimlerinde de yine insanın en temel içgüdülerinden birini hedeflediğini görüyoruz: Toplulukla hareket etme, dışarıda kalmama, yalnız kalmama içgüdüsü.
Soru sormaktan çekinmeyin, içinize sinmiyorsa girmeyin
Son olarak bir Ponzi şemasından korunmak isteyen ya da hâlihazırda bu tür bir şemanın kurbanı olabileceğinden endişelenen kişilere şu önerilerde bulunmak isterim:
- Soru sorun: Bütün sorularınızı sorun, sorduğunuz sorunun ayıp olabileceğini, kulağa aptalca gelebileceğini düşünseniz dahi sorun ve karşınızdaki reaksiyonu gözlemleyin. Karşınızdaki kişi sorduğunuz sorular karşısında giderek daha fazla geriliyorsa ve hatta sizi sisteme dâhil etmemekle tehdit etmeye kalkıyorsa bir kez daha düşünün.
- Araştırın: Günümüzde her ticari faaliyet ya da yatırım faaliyeti belli yasal düzenleme çerçevelerine uygun yürütülmek zorundadır. Bu yasal çerçeveler ilk başta tüketiciyi korumak için düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin varlığını ve gireceğiniz sistemin bu düzenlemelere uyum gösterip göstermediğini kontrol edin. Bilgi seviyenizin yetersiz olduğunu hissettiğiniz noktada bağımsız bir uzmanın görüşünü alın.
- Kıyaslayın: Size serbest piyasada bir finansal enstrümanın ortalama getirisinin birkaç katı getiri vaat ediliyorsa, bir sonraki adımınızı atmadan önce bir kez daha düşünün.
- Sepet yapın: Bu getiri vaadine daha fazla karşı koyamadığınızı ve sisteme girmeyi göze aldığınızı varsayalım. Bu durumda yapacağınız ikinci büyük hata, sisteme bütün birikiminizle girmek olacaktır.
KPMG Hakkında
KPMG, geçmişi 1867 yılına dayanan, üye firmalar ağı sistemiyle 143 ülkede 265 binin üzerinde çalışanıyla faaliyet gösteriyor. Finansal hizmetler, tüketici ürünleri, otomotiv; endüstriyel sektörlerden gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti sağlıyor. KPMG Türkiye ise İstanbul merkez ofisinin yanı sıra Ankara, İzmir ve Bursa ofisleriyle, 1982 yılından beri yaklaşık 1.700 çalışanıyla her sektörden 4 binin üzerinde firmaya sektörler özelinde hizmet veriyor. 2020 yılında küresel ağın Lighthouse lisansını alarak yeni teknolojilerde dünyadaki mükemmeliyet merkezleri arasına giren KPMG Türkiye, müşterilerine değer yaratan çözümler sunuyor. Detaylı bilgi için www.kpmg.com.tr adresine başvurabilirsiniz.