45’i aşkın ülkede 6 bin 600 çalışanın katılımıyla gerçekleştirilen “Dell Technologies İnovasyon Endeksi” adlı yeni bir global araştırma, işletmelerin küresel zorluklar karşısında şirketlerinin inovasyon gücüne güvendiklerini ortaya koyuyor.
Türkiye’den de 100 şirketin dahil olduğu araştırmada katılımcıların dörtte üçünden fazlası (yüzde 84), işletmelerinde heyecan veren bir inovasyon kültürü olduğunu söylüyor. Türkiye’deyse bu oran yüzde 92’ye çıkıyor. Ancak inovasyona yönelik algı ile inovasyonu gerçekleştirme arasında net bir “inovasyon açığı” olduğu görülüyor.
İnovasyon liderlerinin ekonomik belirsizlikte inovasyonlarını hızlandırma olasılıkları 2,2 kat daha fazla
Elde edilen sonuçlar, şirketlerindeki inovasyon kültürüne yönelik olumlu görüş bildirmelerine rağmen dünya genelindeki işletmelerin yalnızca yüzde 18’inin İnovasyon Liderleri ve Uygulayıcıları olarak tanımlanabileceğini gösteriyor. Türkiye’de bu oran yüzde 20’yi bulsa da inovasyon algısına yönelik önemli bir boşluk olduğuna dikkat çekiliyor.
Dünya genelinde İnovasyon Liderleri ve Uygulayıcıları olarak tanımlanan kesimin bu denli önemsenmesinde, ekonomik durgunlukla karşı karşıya kalmaları halinde attıkları hızlı adımların etkili olduğu görülüyor. Öyle ki söz konusu kesimin bu tür zorlu süreçlerde inovasyonlarını hızlandırma olasılığı İnovasyon Takipçileri ve İnovasyonda Geri Kalanlar olarak tanımlanan kesime kıyasla 2,2 kat daha fazla.
‘Umduğu kadar yenilikçi olamamak’ şirketten ayrılma sebebi
Araştırmaya göre işletmeler, tüm fikirlerin fark yaratabileceği ve başarısızlık yoluyla öğrenmenin teşvik edildiği bir inovasyon kültürü geliştirmek için yardıma ihtiyaç duyduklarının farkındalar ve bunu gerçekleştirme kapasitelerine de güveniyorlar. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 85’i, kısmen de olsa, insanların inovasyon yapma yetkisine sahip olacaklarına inandıkları için şirketlerine katıldıklarını düşünüyor. Yüzde 52’lik bir kesim, insanların umdukları kadar inovasyon yapamadıkları için şirketlerinden ayrıldıklarını düşünürken yüzde 44’lük bir kesim de şirket kültürlerinin kendilerini istedikleri düzeyde yenilikçi olmaktan alıkoyduğunu söylüyor.
Araştırma, aynı zamanda işletmelere bu sorunları nasıl düzeltebileceklerine dair rehberlik ederek hem daha fazla inovasyon yapma fırsatlarına hem de inovasyonu etkileyen engellere dikkat çekiyor.
Süreç odaklı inovasyon
Araştırmaya göre katılımcıların yer aldıkları ekipler için inovasyonun önündeki en önemli engel, inovasyon yapmak için zamanın olmaması. Bu da üst düzey liderlerin önceliklendirmeyi modellemesinin önemini vurguluyor. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 31’i, liderlerinin inovasyondan ziyade işin günlük işleyişine odaklandığını söylüyor. Liderlik düzeyinde gerçek ve somut bir bağlılık olmadan, istekli ve yetenekli kişilerin inovasyon konusunda tam potansiyellerine ulaşamadığına dikkat çekiliyor.
Son teknolojiye sahip olmayanlar geride kalmaktan korkuyor
Araştırma bulguları, teknolojinin inovasyonu mümkün kılma gücünü ve geride kalmanın sonuçlarını da ortaya koyuyor. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 93 gibi büyük çoğunluğu inovasyon hedeflerini gerçekleştirmelerine yardımcı olacak teknolojileri aktif olarak araştırıyor. Buna karşılık yüzde 44’lük bir kesim son teknolojiye sahip olmadığına inanıyor ve rakiplerinin gerisinde kalmaktan korkuyor. Araştırmada aynı zamanda işletmelerin, inovasyon için beş teknoloji katalizörü genelinde (çoklu bulut, uç, modern veri altyapısı, her yerden çalışma ve siber güvenlik) elde ettikleri kazanımlara ve karşılaşılan engellere de yer veriliyor. Neredeyse tüm alanlarda, bu potansiyeli ortaya çıkarmanın önündeki en büyük engelin karmaşıklık olduğu görülüyor. İnovasyonun önündeki en önemli küresel teknoloji engellerine bakıldığındaysa artan bulut maliyetleri, genel iş mimarisinin BT altyapısı mimarisiyle entegrasyonunda yaşanan zorluklar, uygulamaları yeni bulut ortamlarına taşımak için harcanan zaman ve para, siber güvenlik tehditleri ve uçtaki verileri karşılamak ve işlemek için BT altyapısının olmaması öne çıkıyor.
Yenilikçi fikir artı teknoloji eşittir etki
Raporun sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Dell Technologies Türkiye Ülke Müdürü Işıl Hasdemir “Dell Technologies olarak daha önce yaptığımız araştırmalarda da gördüğümüz gibi, söz konusu ister dijital dönüşüm ister inovasyon olsun, merkeze insanın koyulmadığı hiçbir strateji tam anlamıyla başarılı olmuyor. İnovasyon Endeksi araştırması bunu bir kez daha ortaya koyuyor. Aslında denklem oldukça basit. Yenilikçi fikirlere teknoloji eklenince gerçek bir etki yaratmış oluyorsunuz. Yani her ne kadar ileri teknolojiye sahip olmaya ve bu teknolojiyi olabildiğince çok alana entegre etmeye çalışsak da, teknolojiyi yenilikçi fikirleri ortaya koyacak insan faktörüyle harmanlamadığımız sürece bir tıkanıklık yaşamamız çok muhtemel. Araştırmanın en sevindirici çıktılarından biri de inovasyonda insan ve teknolojinin el ele olması gerektiğine yönelik farkındalığın yüksek olması” ifadelerini kullandı.